İnsanoğlu dünyayı okuyarak, dinleyerek ve gözlem yaparak anlar. Anladıklarını da konuşarak ve yazarak anlatır. Bu yüzden Türkçe derslerinin de temel amacı, ‘iyi okuyucular’, ‘iyi dinleyiciler’; ‘iyi konuşmacılar’ ve ‘iyi yazarlar’ yetiştirmektir. Türkçe dersleri, bilgi dersi olmaktan öte anlama ve anlatma becerilerini geliştirmeye yöneliktir. Şüphesiz, dilbilgisi konuları çok önemlidir. İnsanlar ana dillerinin kurallarını öğrenmelidir. Ama bu öğrenme, bilgiyi akla ve mantığa dayandırmadan, işlevselleştirmeden sırf test çözmekte başarıyı yakalamak için yıllar boyunca ezber metoduyla yapılıyorsa tamamen gereksizdir, anlamsızdır. Amaç, bilgiyi işlevselleştirmek, yaşantımıza, konuşmalarımıza, yazılarımıza sokmak olmalıdır. Sıfat tamlamalarını yalan yanlış tanımlarla öğrenip işimiz bitince unutmanın bize de çevremize de hiçbir yararı yoktur. Otuzlu kırklı yaşlara geldiğinde, konunun uzmanları da dahil, hiç kimse gecenin ilerleyen saatlerinde sohbet esnasında “Ya, şu ‘küçük ünlü uyumu kuralı’ da ne güzel kuraldı!” şeklinde başlayan ve dilbilgisi kuralları ile devam eden konuşmalar yapmamıştır, yapmayacaktır. Ama, sözlü ve yazılı anlatımda ‘çocuk’ demek yerine ‘sarı saçlı, soluk benizli, kahverengi gözlü, zeki çocuk’ demeyi öğrenen ve bunu sıfatlar yoluyla yaptığını bilen birisi doğru yoldadır.
İşte, tam da bu noktada öğrencilerini bu doğru yolda ilerleten onlara öğrettiklerini konuşmalarında ve yazılarında uygulatan ve bu uygulamaların meyvelerini basılı hale getiren öğretmenlere rastlıyoruz. Bu öğretmenlerimizden biri de Buca Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Ümit ARSLAN. Buca Ortaokulu öğrencileri, Türkçe Öğretmeni Ümit ARSLAN koordinatörlüğünde, bu sene dördüncüsü yayımlanan ‘Hikaye Denizi’ adlı güzel eserde derslerde kazandıkları anlatım becerilerini sergilediler. Birbirinden güzel otuz hikâye ile öğrencilerimiz edebiyat dünyasına ilk adımlarını attılar. Günümüzün bütün büyük yazarlarına “Yazmaya nasıl başladınız?” sorusunu sorduğunuzda onlardan “İlkokulda öğretmenimin teşvikiyle başladım.” cevabını alırsınız. İşte, ‘Hikaye Denizi’ ile Buca Ortaokulunda yapılan da aynı teşviktir, aynı dokunuştur. Geleceğin usta kalemleri bu güzel çalışmalarla yazmaya başlayacaktır. Madem, “Millet edebiyatı olan topluluktur.” O halde bu teşvik, bu dokunuş çok önemlidir. Madem, “Dil milletin şah damarıdır.” O zaman bu çalışmalar arttırılarak devam ettirilmelidir. Çocuklarımızı, edebiyata, sanatın diğer dallarına ve spora yönlendirmeliyiz. Bu yönlendirme, duygu ve düşüncelerini konuşarak ve yazarak ifade edebilen, kendine güven duygusu gelişmiş sağlıklı nesiller için gereklidir. Aksi halde, gelecekte çok iyi test çözdüğü için doktor olan; ama kendisi de doktora muhtaç olan nesillerle karşı karşıya kalırız.
Edebiyatı olan topluluğun gençleri, edebî zevki gelişmiş, edebiyatın çeşitli türlerinde kalem oynatabilen; hitabet yeteneği gelişmiş kitleye konuşabilen gençler olmalı. Bu anlamlı çalışmadan ötürü, Ümit ARSLAN hocamı, öğrencilerimizi ve bu çalışmada emeği olan herkesi yürekten kutlarım. Edebiyatı olan topluluğun böylesi eserleri dünya var oldukça var olsun.
Rüştü ÇAKIR